K.O.K. 2 - Hiç Kimsenin Yaşayamayacakları
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
- Yazdır
- Eposta
Zamanla duymaya başlarsın, binlerce yıldır bıkmadan usanmadan olduğu gibi, artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmadığı vurgularıyla başlayan o basit tekrara girecek yaşlara gelenlerin pişmanlıklarını, yaşayamadıklarını. Eğer bundan birkaç sözcük önceki o altı yaş sendromunda, çok da derinlere dalmasan bile, kendince bir hiç kimselik gerçekler silsilesi yaşayabilmişsen, hak verirsin karşındakine. Evet dersin, onaylarsın tebessümle karışık. İçinde bir yerlerde bilirsin ama sen de o çocuktan bir asi ruh çıkarmış, hiçbir insanın yaşadım diyemeyeceği kadar basit bir hata yapmışsındır sevmek, inanmak, çabalamak adında. Gülümser geçersin kolayca, yok artık eskiler diyerek. Eskimeyen bir geçmişin üzerindeki güneş parıltısı devasa buz gölünün üzerinde kendinden emin yürürken yalınayak.
Sen elini tuttuğun birinin, binlerce gün, onlarca el, yüzlerce yalan sonra sana dönüp “Ne kadar gerçekmişiz değil mi?” benzeri bir soruyu beynine sağladığında, buna cevaben verilen en temiz cevapsındır artık. Kimse anlatmasa da olur aynı gölün kenarında sarmaşıklar altında çürümeye yüz tutmuş bir kalenin surlarına çocukluğunu aşk diye kazıyıp geri dönüşlerini. Kimse artık senden bahsetmeyebilir mesela, sadece birkaç yalancı romantik film şeridi olabilirsin belki akşam yayınlarında, belki başka bir romanın hiç ilgisiz sayfasının bir kenarına iliştirmiştir seni, adını bile doğru telaffuz edemeyeceğin bir yazar. Belki binlerce yıl önce tapılan kutsal hislerin ortasında yeni bir inancı tekrardan vahşi bir ayinle yazmışsındır onlarca yıl sonra.
Kimsenin yaşayamayacağı kadar uzun olmayabilir ömrün. Asıl olanın o ömürde ikinci defa, hiç alakasız zamanlarda, aynı umutların ışığında bu hayat mağarasında geçici bir süreliğine de olsa doğru iz üzerinde yürümüş olduğuna yemin edebilecek kadar içten olabilmiş olman, son kez olsun yüreğin titreyip karanlıktan çok korktuğunu kabul edebilmiş olman olurdu olsa olsa!
Ne olursa olsun biliyorsun sen de dosdoğru yaşadıklarını, birileri artık hiçbir şey eskisi gibi değil diyorsa sana, kesinlikle istediği gibi yaşamak uğruna attığı o basit tek adım geri tepti diye kendi geçmişindeki o kontrolsüz mutluluk olarak kabul ettiği dondurma neşesi çocukluğun geçip gidecek kadar tembelleştiğini varsayarcasına sana tekrar bunu vurgulayıp kaç binlerce his yaşında olduğunu gün ışığına çıkarmak için beyhude bir çaba içerisindedir her örneğini yaşandığı dakikada. Diğer bir deyişle, dondurmalarını elleriyle senin sokağına getiren bir işportacı, bir mutluluk esnafına koşar gibi asla artık koşamayacak kadar tembel olduğunun bilakis altını çizmekte insan ömrünün o sindirilmiş, pasifize edilmiş durağan mutluluk sahibi rollerinin acısıyla. Nasıl büyük bir acıdır ki büyümeye yüz tutmak, her seferinde aynı yalan, aynı safsata!
Herkesin hayatları başkalarındakilerin aynısını bulabileceği, vakti zamanında dilden dile söylenmiş aynılıklar abidesi adeta. Herkesin inançları bir öncekinin sadece zamanesi, sadece yenilenmiş haliyiz atalarımızın büyük bir utançla. Her şey çok daha güzel olacak temennisiyiz her birimiz, büyük bir utançla hiçbir şeyi daha da güzelleştirememenin devasa başarısıyla. Sadece dünya üzerinde daha fazla sayıdayız, tek bildiğimiz yok yere çoğalmak yalnızca. Dünya üzerindeki en gereksiz bakterileriz, yaratıklarız, yaşantılarını özel zanneden bir köle edasıyla. Bizler o geçmişin bize verdiği, birikim denen şeyle büyüyen yığınlar değil, seri üretilip hızlı tüketilen yalanlardan ibaretiz modern anlamıyla. Farklı olan yanlarımızsa nadiren de olsa her birimizi bu anlamsızlığın içerisinde hayatta tutabilen, bizi hayata bağlayan en eli yatkın düğümcüler sadece hayatı kimsenin yaşayamayacağı kadar anlamlı, kararlı, başarılı ve yarına yatırım olarak yaşayanlar. Dön bak geçmişine ve anla. Unutma ki yarınlar geldiğinde yine senin biraz gelişmiş bir başka kopyan dönüp geçmişine bakıp o aykırı olanları arayacak daha aykırı bir mutluluk yaşamak için, orada boş ve faydasız bir karanlık olma binlerce yıldızın arasında.
Meo - 2013
MeoEdebiyat Denemeler Blogu
Denemeler Serisi
'Kimsenin Okumayacağı Kitap'
<< Kimsenin Okumayacağı Kitap - Denemeler Blogu Ana Sayfa >>