MeoEdebiyat - Kısa Öykü Blog
MeoEdebiyat - Kısa Öykü Blog Pic.Source: "Swan" by Valerei @deviantart.com

MeoÖykü - Kuğusuz Gölün Yıl Dönümü

Kuğusuz Gölün Yıl Dönümü

  Kuğulu Parkın hafif soğuk sonbahar sabahında işe gidiş yolunda uykunun verdiği mahmurlukla yürümek her sene daha da zorlaşıyordu Emine için.. Bu mevsimde iç Anadolu kışın gelişini müjdeliyordu soğuk esintilerle, kuğular bile mutlu değildi bu durumdan, boyalı tahtalardan çakılmış yuvalarından çıkmaya niyetleri bile yoktu güneş vurmadan kapılarının önüne. Dalgın dalgın kulağındaki müziğin adımlarına yansımasıyla hızlı hızlı ilerlerken birden durdu. Yine oradaydı, bu sene de. Bu sene de gelmişti, elinde bir buket çiçek sabahın köründe, soğuktan yüzüne kıpkırmızı bir maske çizilmişti. Bu kez sormalıydı, birkaç saniye durduktan sonra göletin çevresinden dolaşmaya karar verdi.

  O adamdı yine. Geçen iki yılda olduğu gibi. Aynı gün, aynı mevsimde, aynı parkta, sabahın köründe bekliyordu elinde bir buket çiçekle. İşin kötü yanı geçen yıllarda o buket akşam işten dönerken Emine tarafından bankın kenarındaki çöpün yanında hüzünle bırakılmış halde bulunmuştu. Ama bu kez değil, bu kez soracaktı, bu kadar tutarlı bir yıl dönümünü hiçbir yerde görmemişti çünkü. Bu sürede şehir baştan aşağı değişirken, park tamamen yeniden tasarlanırken aynı bankta aynı mevsimde bekleyen bu yaşlıca adamla tanışmalıydı.

  Utangaç bir şekilde yaklaştı yabancı adama. "Günaydın," diyebildi sakince. Hızlı bir heyecanla kendisine baktı adam, yere düşmüş yüzünü kaldırdı, kafasını kaldırırken "Leyla?" dedi şaşkınlıkla ancak sonradan yüzü düştü. Durumu fark eden Emine "Hayır, yanlış anladınız, ben Emine," diye araya girmek zorunda kaldı şaşkınlıkla, "geçen yıllarda da gördüm sizi burada, her mevsimde aynı yerde bekliyorsunuz. Sebebini merak etmiştim, çünkü o bıraktığınız çiçekleri evime götürüp vazoya koyuyorum her sene," diye devam etti. O adam, "Bu son buketiniz olacak sanırım, iyi günler" lafını hızla söyleyip bir buket çiçeği bankın yanına bıraktı ve hızla oradan uzaklaştı.

  Ortalıkta terk edilmiş bir edayla kalan Emine, ne yapacağını bilmeden, şaşkın bir şekilde uzaklaştı. Ancak birkaç adım sonra buketi alması gerektiğini düşünerek geri döndü ve buketi aldı. Bu kez önceki buketlerden farklı olarak bir mektup iliştirilmişti. Her ne kadar çekinse de buketi alıp bir parkın köşesindeki bir kafeteryaya oturdu, çay söyledi. Mektubu eline aldı, üzerinde hiçbir şey yazmıyordu. Zaten kapatılmamıştı. İçinden minik bir kağıt çıktı. Emine okuyama başladı, çayını yudumlarken bir yandan da içini çekiyordu:

  "Yıllar boyu benim için geleceğin o günü bekleyerek, sözleştiğimiz yerde, sözleştiğimiz günde seni bekledim hep Leyla. Ancak bu kez son. Gitmem gerekiyor, bu topraklardan, bu şehirden, bu kötülük diyarından. Savaşmam gerek. Mezarına gelemiyorum üzgünüm, utanıyorum. Yalnızca Tanrı'nın cennetten seni alıp bana getirebileceği umuduyla geldim, buluşmamış gereken her yere. Okul çıkışına, hiç katılamadığın o mezuniyet törenine, arkadaşının doğum günlerine.. Hiçbirinde yoktun. Nasıl ki seni üç yıl önce bana gelirken hain pusularda yaşam elimden aldı, benim de gidip senin öcünü almam gerekiyordu, orduya girip, kan ter gözyaşıyla sana kavuşacağım güne kadar beklemekten sıkıldım. Umarım iyisindir. Seni seviyorum.."

  Bunları okurken "hain pusu" lafına dikkat eden Emine telefonunu kavrayıp birkaç site haber sitesi gezdikten sonra üç yıl önce Ankara merkezinde tam da Ekim'in o gününde patlayan bir bombayı ve orada ölüp kalan insanların arasındaki o ismi gördü. Gözünden biraz yaş süzüldü, ancak işe geç kalmıştı. Son buketine sıkı sıkı sarılıp işine gitti..

Meo - 2018
MeoEdebiyat - Kısa Kısa Aşk Öyküleri
'Mehmet Şentürk

 

Son DüzenlenmePerşembe, 11 Ekim 2018 23:39
(5 oy)
Okunma 5438 defa
Yorum ve görüşleriniz değerlidir. Facebook hesabınız ile yorum yapabilirsiniz.
X

Sağ Tıklama

Sağ Tıklama ve Kopyalama Sitemizde Engellidir.