MikroÖykü - Bir Damla Savaş
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
- Yazdır
- Eposta
Gecenin dördü. Dökme betonlarla kaplı mevzinin her bir penceresinden gelen serin bir sonbahar rüzgarıyla titreyen askerler uyku ile görev arasındaki ince köprüde sallana sallana yürüyorlar. Başlarında genç irisi bir komutan çoktan kalın kalın örtünmüş ve uyumuş durumda. Henüz güneşin aynı dağın arkasından yükselmesine süre var. Çıtırtılar, mevzinin kayalıklarından dökülen taşlar ve ara ara uzaklardan gelen silah seslerine rağmen her şey çok sessiz. Yaklaşık bir ömür kadar aynı mevzideymiş hissine kapılan genç asker Ahmet mezvi penceresinde makineli tüfeğin başında eli tetikte, aklı uzaklarda, kendi evinde uykuda büyükannesinin kendisi için diktiği yorganlarda döne döne uyuduğu çocukluğunda. Henüz çok da var bu savaştan kurtulup yaşamına geri dönmesine.. Henüz ülkesinin güzel bir geleceği yaşamak için çok daha zaman, çok daha çatışma var. Beklemede.
Bir anda gözleri mevzinin penceresindeki üst duvardan sızmaya çalışan bir damla suya ilişiyor Ahmet'in. Kısa bir süreliğine pencerenin bir karış üzerinden içeride yanan sobanın kısık ışığını yansıtan bu damlayla birlikte Ahmet'in kafası aşağıya doğru kayıyor. Sanki ilk kez denize girdiği o çocukluk anıları canlanıyor gibi, sanki hiç denizden çıkmamış gibi ya da yeni çıkmış gibi titriyor gerçek bir rüzgar keskinliğinde. Su damlası aşağıya doğru ilerledikçe peşinden gelen suyla birlikte büyüyor, büyüdükçe mevzinin kalın iç duvarının kıyısına kadar ulaşıyor ve orada sabitleniyor. Birikmeye devam ettikçe ışığı tamamen gecenin sonlanmaya başlayan loş karanlığından alıyor. Ahmet tamamen damlaya odaklanırken ağır ağır yerçekimine yenik düşen damla aşağıya silahının hizasına kadar bir anda düşüyor. O anda mevzinin alt kısmındaki uçurumun bittiği noktada alışılmışın dışında bir mavi renkle kavuşuyor damla. Ahmet hızlı hızlı nefes alıyor, paramparça olmuş damlanın hizasında silahını yönlendiriyor, orada! Mavi renkte ışıkları olan bir telsiz tutan bir başka asker kendisinin olduğu mevziye gereğinden fazla yakın bir mesafede. Hiç düşünmeden kurma kolunu çekiyor ve elindeki telsizi tutan düşman askerine doğru olanca gürültüyle saldırıya başlıyor. Saatler sonra, onlarca düşman askerinin sızma girişimi önlendikten sonra, aynı mevzide bulunan komutanı gelip, "Aferin, Ahmet. Keskin bir gözün varmış, sayende kurtulduk büyük bir sızma girişiminden." diyerek kendisinin sırtını sıvazlıyor ve merakla ekliyor "Peki nasıl gördün o saatte o dar açıdan girişimi?" Ahmet başını öne eğip, silahının namlusundaki sıcaklığa rağmen kalan nemli bölüme parmağını dokundurup, "Bilmiyorum komutanım, yaşam bir damla sanırım, bu gün boşa akıtasım gelmedi o kadar.." diyerek nöbet değişimi sonrasında dinlenmeye çekiliyor. Savaş bitip evine döndüğünde, ne zaman bir çeşmeden su damlasa durup bekliyor kendisi hep ömrünün sonuna kadar. Çünkü bazen bir damla, tam bir ömür ediyor.
Meo - 2016
MeoEdebiyat Kısa Öyküler Blog
Mikro Öyküler
'Mehmet Şentürk