MeoDeneme - Biz, Siz ve Onlar Cumhuriyeti
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
- Yazdır
- Eposta
Sizler ve bizlerin kavga ettiği, ikimizin de suçlu olduğu kötü durumlarda onların hep suçun kaynağı olduğu özgür bir bölünme sosyolojisiydi bizim memleketimiz. Çok içten bir şekilde birbirimize basit klişelerle bağlanabiliyorduk, basit bir futbol takımı, sadece bir kimlik adresi, belirli bir bölgesel eğilim veya isimleri bolca değişse de aynı kalan siyasi kimliklerin peşinde kolayca bölünebiliyorduk.
Ne zaman iyi bir şey yapsak, biz yapıyor; ne zaman kötü bir şeyler olsa, sizden kaynaklanıyor; ne zaman ikimiz de bir haltı beceremesek, onların suçu oluyordu! Değişemedik hiç. Kimin peşinde gezen sürüysek biz oluverdik, hangi simgelemin hakkında aynı bağnaz ve salgırdan aşka sahipsek bizleştik. Eniyileştirmek yerine, en güzel eleştiriyi yapabilenlerden olduk. Hatalarımızdan ders almak yerine, hatalarımıza ayna tuttuk başkaları suçlu kalsın diye..
Tanımadığımız dünyada, tanımadığımız dostlarımızı, birer varlık olarak asla tanımadık. Biz doğrunun en doğrucusu olduk, oluyoruz. Senelerdir..
Bizi iyi yetiştiremeyenlerin 'en iyisi' olarak yetiştirebildiği şişirme ekonomilerdir dünya sosyoloji ortalamasında. Hepimiz birer prens, birer prensestik. Seçilmiştik efendim, seçkindik. Ezildiğimizi fark edemedik, farkına varabilmek için yeterince farkındalıkla yetiştirilmedik. Bir bütüncül sistemin tekincil (bireysel) parçaları olarak tek başımıza hiçbir değerimiz olmadığımızı, ancak biz olmadan da sistemin var olamayacağını bir türlü öğrenemedik. Öğretilmedik..
Öğrenmeye değil, bilmeye aç büyüdük. Öğrenmeden her şeyi bilmenin bütün klişelerini ezbere çektik ve aklımızda bir "biz-siz-onlar" üçgeni geliştirdik. Bizle savunduk varlığımızı ve var olabildiğimiz kadarını; sizle saldırdık yokluk çektiğimiz, yok olmaya başladığımız bu canım ülkenin ruhunda; hiç bilmediğimiz onlar türettik başka ırklar ve ülkeler adında. Asla kurucusu olduğumuz ülkenin yıkıcısı olduğumuzu göremedik, onlarca yıldır. Asla yıkıcısı olanları engelleyebilecek kadar tek bir biz üretemedik, her zaman en küçükten en büyüğe milyonlarca biz içerisinde tüketikdik, tekrardan üretildik.
Fark. Farkındalık. Farazilik. Hepsini kocaman bir bünyede eritip kendimizi şekillendirdik. Şu an mükemmel esneklikte bir sosyal üçgenin birbirini çektikçe sivrilen, küçüldükçe saldıran ve uykuya geçen, hiç bilmediğimiz bir zirveye kendini emanet ettiğini savunan boşluktan ibaretiz. Sınırlarımız ve köşelerimiz belli, zirvemiz belirsiz bir uzaklıkta..
Meo - 2016
MeoEdebiyat Denemeler Blogu
'Mehmet Şentürk