MeoEdebiyat - Denemeler Blogu
MeoEdebiyat - Denemeler Blogu

K.O.K. 6 - Hiç Kimsenin Sevmeyişi

 Doğal olarak bizleri programlayan ülkelerimiz vardı, önce birkaç odalı, sonra birkaç bahçeli, birkaç sokak ardından, birkaç sınıf, birkaç mahalle, birkaç farklı şehir. Asla sahiplenemedik hiçbir yeri bizi biz yapan o kaldırım taşları kadar, o koşuşturup durduğumuz arsalar, okul bahçeleri kadar. Bizleri hazıra alıştıran büyük bir sevda hatasından doğup mutsuzluğun kurumuş dallarına basa basa yürürdük kendi ayakaltımızdaki çıtırtılardan korkup.

  Sevmeyi değil sevilmeyi öğrettiler bizlere. Öyle sevilen çocukluklarımız vardı ki, hiç sevmek nedir bilemedik. Bizler ilk önce en çok sevdiklerimizi ezerdik, sonraları yeni bir sevilme hayali peşinde hayata küserdik bize inat yapıyor tüm olanları inancıyla. Birini sevmemiz için hep rüşvet verildi bize, bizler çıkarsız sevmenin aptallıktan başka bir şey olmadığının binlerce kez vurgulandığı bencillikler deryasında sosyalleştik, tanıştık yeni dostlarla. Yüreklerimizde saatli bombalar vardı, intihar bombası birer âşıktık ne zaman birileri elinde aşk ateşi ile yaklaşsa patlardık deliliğimizden. O kadar cahildik o denli ki bizler sevmenin sadece bizleri seven en yakınlarımıza sırf büyüdük diye türlü işkenceler yapabiliyoruz rahatlığının öcünü alırcasına kendimizi en çok zımparalayan sevdalara göğüs gerdik.

  Bizler kimsenin bizi sevmeyişinden mustarip değildik-tekrar vurgulamak gerekirse, üzerine basa basa öldürdüğümüz birçok anlamsızlık misali. Kimseyi sevemeyişlerimizdi bizleri yalnız bırakan. Uzatmayayım dostum, sen-ben-biz tek istediğimiz, şartnamemizin ilk maddesiydi hatalarımızla bizleri sevecek birileri. Ne de anlamlı değil mi? Hiç ama hiç hayatının yazılı kaderciliğinin ihtimalleri dâhilinde olmayan ‘o’ kişinin ardındaki birçok sayıda insan gelecekti ve bizler onları üzebilme, ailemiz gibi sırt çevirebilme, hayırsızlık etme, isyan etme ama yine de vazgeçilememe özgürlüğü istiyorduk utanmadan!

  Tüm bu sevilme saplantısı sevememe dertlerinin üzerinde yine bizleri aile soy ağaçlarının dallarına kırmızı eşarp parçaları adında dilek olarak asan ailelerimizin emeklilik planları içerisindeki şeytan üçgenlerini de hesaplarımıza katmak zorundaydık. Mutlaka kara geçmeliydik onların gözünde, kazanmayacağımız hiçbir adımı atmayacaktık, onlar vermedikçe kararlarımızı. Maksat sosyal özgürlükse, bu ülke en büyük hapishane, bizler en özgür haliyle kapana kısılmış bir halde tüm beklentilere, öğretilere, saçma sapan iddialara. Tüm sevgililerinin sürtükleşmesi için mumlar yakan pagan sapıkların ardında büyük ve tertemiz bir kuzey Avrupa dağ kilisesi sakinliği evlilikler isteyecek kadar yavşak adamlardan tutun da, tüm adamların uçarılığına hayran kalıp sadece kendi bastırılmışlığını yansıtacak kadar sakin bir sonuçta nikâh masası hayalleri kuran budalalaşmış külkedilerine varasıya…

  Hiç kimsenin sevmeyişinden dem vurup, kimseyi sevmemek için direnen. Tek gram sevginin hatırı için binlerce temiz hatırayı yakıp ikiyüzlü başlangıçları temizlik sanan yalancıların umutlarınca yanıp kül olmuş saf sevdaların ovalarında kimsecikler koyun gütmez olmuş elbette artık. Her birinin sürülerin ortasında şansına denk gelen zoraki yalnız-kalamama anlaşması ardından ömrünü feda ettiği zar oyunlarından biri olup çıkmıştı aşk. Aşk bu muydu Allah aşkına? Allah aşkı bile dönmüşken müthiş cennet hesaplarına, içinde pislik fokurdarken insanoğlunun, bu kadar dünyevi hisler nerede hüküm sürebilir doğrusu doğrusuna. Gırtlağına kadar mutsuzluk dolmadan-ilk adamla ilk kadınını saymıyorum burada- boyunu yaşadığın pişmanlıklar aşmadan, sevmeden önce milyonlarca plan yapmadan, yarın şu üzerindeki aile yükünü atmadan kuracağın evin içini elini tuttuklarından gizli kurgulamadan, yarın için değil bugün adına kaç kez sevebildin bir dönüp kendine baksana? Sonra tutup rasgele bir aşkın geçici heyecanından çıkınca deliye dönen sosyal ikiyüzlülüklerinizin arasında isyanlara karışıp erkeklere lanet okuyanların safında, kadınların adiliğinden bahsedenlerle aynı savaş meydanında kan içmeye doymadınız mı hala? Hangimiz bugünlerde âşık olabileceğiz acaba şu lanet olası içten birkaç delinin yazdığı şarkılar olmasa? Hangi sevda diye aldandırdığın zamanlarda hangi şarkının dilinden düşmediğini iyice bir hatırla, faydası dokunur ya da zararı zamanla…

  Hepimiz hiç kimselerin kimseleri sevemeyişinin zoraki birer son durağı olacağız sonuçta! Kimisi bekleyecek o doğru adındaki saçma salak adamı! Kimisi çok yalan yanlış yeniden başlangıçlarla bir kadının ilk sevgili olduğunu sanıp yaşayacak ömür boyu. Artık kimsenin sevmediği o karşılıksız oluşların kıskacında. Ömürler boyu…

Meo - 2013
MeoEdebiyat Denemeler Blogu
Denemeler Serisi
'Kimsenin Okumayacağı Kitap'

<< Kimsenin Okumayacağı Kitap - Denemeler Blogu Ana Sayfa >>

Son DüzenlenmePerşembe, 06 Ekim 2016 16:12
(1 Oyla)
Okunma 3107 defa
Yorum ve görüşleriniz değerlidir. Facebook hesabınız ile yorum yapabilirsiniz.
X

Sağ Tıklama

Sağ Tıklama ve Kopyalama Sitemizde Engellidir.