MeoDeneme - Yazabilme Büyüsü
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
- Yazdır
- Eposta
Nasıl yazılır? Ne yazılır? Kime yazılır yahu? Neden yazılır veya? Soruların sorunlara dönüştüğü bir kilitlenme halindeyiz zaman zaman. Peki bunun büyüsü nedir? Nedir ilham ismini verip beyaz toz bulutlarına bürüdüğümüz o kelimelerin çağladığı edebi şelaleleri yaratmak için gereken tam formül? Bence..
Bencesi var her işin, biraz bencilliği, biraz ben bilirimciliği, bir benden öte bir ben var yaklaşımı, biraz benmerkezciliği. Var oğlu var özetle. Bunların hemen ötesinde bir cümlenin kıyısına saklanıp kendinizi izlerseniz yazarken, işin ne kadar vahşi bir koşuşturmaca, nasıl heyecan dolu bir av ile avcı öyküsü olduğunu hayretle görebilirsiniz. Yazmanın insanın kendisiyle konuşması olduğunu vurgularız hep, kendimizle konuşurken yaptığımız hatanın her tek taraflı bir dertleşme olduğunu unutmamız; kendimize soru soramıyor ve cevabı bencil olmadan alabiliyorsak yazabiliyoruz kendimizi, kendimize hiç benzemeyecek bir şekilde. Yazarken kendini dinleyen insanların elinde kırılır kalemler, yontulması gerekir düşüncelerin, yazmak akıldan konuşmaktır, akıldan ezbere yazmak değil.
Konuşmayı çok sevmek lazım önce, sonra da susmayı. Derin bir nefes alıp tutabilmek gerekir içindeki tüm canlı yalan dünyayı boğacak bir süreliğine, ardından öfkelerin hepsini çöpe atacak kadar büyük bir güçle üflemek gerekir hisleri, düşünceleri, gözlemleri ve kör kaldığımız bu toz kaplı karanlık odayı darmadağın ederek. Yazmak için vakit gerekir, vakit için sakinlik gerekir, sakinlik için yalnızlık gerekir! Yazabilecek kadar boşta olmalı insan, yalnız bir sakinlikte. Kendinle baş başa kalıp başka yaşamları çekiştirebilmektir, dedikodu niyetine. E öyle değil mi yani? En güzel romanların çekiştirip durduğu aşklarda savrulmuyor mu modern hayatların en fantastik öyküleri, başkalarıyla yarışırken çıkmıyor mu ortaya en büyük savaşların orta çağları? Çıkıyor..
Sesiyle okuyan birine ses olabilmek yazmak.
Kendince not alabilmek kimseyi umursamadan.
Kendince kucaklayabilmek, kendine hiç değmeyecek kadar uzaktaki o yalnız insanları!
Yazmak, yürüyebilmek el ele tüm yatalak düşlerde bile. Yazmak, üşütebilmek en sıcak yaz günlerinde. Yazmak var olana tuttuğun aynayı kırabilmek bir dilde, bir kalemde, ona temas eden bir akılda. Yazmak, şarkı söyleyebilmektir efendim en ciddi sessizliğin ortasında, bağıra çağıra. Özgürlüktür yazmak, özgür kalmak için akılların hapishanelerinden kaçan tutsak gençlerle kol kola! Kazımaz, kaşık kaşık kazımaktır yazmak en derinlerini. Gezmek gönüllüce her insanın aklında kurduğu çelik mahzenleri..
Büyüsü bu yazmanın, konuyu tutup kaçırmak en güzel dağlara. Büyüye gerek mi var efendim, tüm büyüler bile birkaç yazılı metnin en havalı haliyken? Yok tabii ki.
Meo - 2016
MeoEdebiyat Denemeler Blog
'Mehmet Şentürk