MeoÖykü - Temas (İlk Çatışma)
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
- Yazdır
- Eposta
Temas
Kıyametten kaçarcasına ortalığa yayılmış kayaların seslerini dinlemeye başlıyordun gecenin geç saatlerinde yeni yeni alışmaya çalıştığın intikallerde. Bileklerinin ağrısından artık adımların suskunlaşıp yatalak bir hasta gibi yalnızca belirli bir istikamette kıpırdanır hale geliyorlardı. Ve bu dağlarda-herkes bilir-sıkıntıdan ıslık çalınmaz, ne zaman bir ıslık duyulsa o ses yanından geçen bir kurşuna ait olurdu. Bu yollarda durmak yalnızca kayaların cesaret edebileceği veya kayalaşmış yürekli kararlı askerlerin yapabileceği bir şeydi.
Ağustos’un ortalarına doğru iyiden iyiye ciğerlerini buharlaştıran sıcakta erimiş bir çöl manzarasında seni serinliğe çağıran her ağaca kaş çatar, daha bir sinirle atardın adımlarını çok çok ilerde seni bekleyen üs bölgesine doğru. Bu yürüyüşlerden birinde aniden dönüp arkasına sert bir bakış attı saniyelik bir duraksama ile Salih Teğmen. O bakışta içi dolu okkalı bir küfür edasıyla savrulan kızgınlığını çok iyi duyabilirdiniz, ancak eğitimsiz ve pervasız subaylardan bunu beklemek henüz fazla kaçardı. Zaten daha ilk intikal ilk deneyim ilk beraberlikti. Ayrıntıları kaçırmamayı zaten yıllar yılı askeri okullarda eze eze öğrenmiş genç komutan bu durumu aklının bir köşesine iliştirip önüne döndü. Akşam karanlığı alacalı renklere büründüğü sahil sakini bir Cudi akşamında verilecek ders değildi bu. Tam o anlarda gözüne saat üç istikametinde bir hareketlilik iliştiğinde önde yürüyen subayın hızla komutanını kontrol etmiş ancak arkası dönük olduğunu fark edince büyük bir patlamayla karışık sıçrama ile Salih Teğmenine doğru koşmaya başlamıştı. Arkada ilerleyen askerlere attığı bakışın son demlerine doğru cephesine yöneldiği anda omzundan kendisini tutup yere seren subayı ve birbiri ardına patlayan kalaşnikof seslerini fark etti şok içerisinde genç Teğmen.
Modern silikon işlemcilerin en ince ve sağlam bağlantılarını titretecek hızda Salih komutan o güne dek gördüğü, duyduğu, uyguladığı tüm temas olasılıklarını saniyeler içinde harman halinde kurgulayarak telsizine sarılmıştı. Hiç olmayacak şey oldu demek kolaydı uzmanlar için, arka unsur yalnızca sessizliğe gömülmüş yolun kıyısındaki şosede kayaların mermi çekirdeklerini tokatlayışını dinleyerek donmuş halde bekliyor, en önde bulunan ve göğsündeki yaranın sıcaklığı ile kıvranarak şoka giren er ile onu kurtarmak için can havliyle güvenli bir mevziiye gitmek yerine arkadaşına koşan çocuk ne yapacaklarını bilmez haldeydiler.
Dikkatlice mevziisinden çapraza baktığında yaralı askeri olanca gücüyle kıyıya çekmeye çalışırken omzuna aldığı darbeyle tekrar yola doğru savrulup yaralanan sarışın askerini de görünce hiddetle önünde yatan uzmana destek ateşi emri verip sıçramaya başladı. Artık o saniyelerde tüm plan, hazırlık, yöntem ve kaideler bir bir zincir olmuş Teğmenin aklında yalnızca sabahki son içtimada yüzünde gülümsemeyle yaptığı esprilere gülümseyen yüzlerin yansımaları vardı. İlerlediği istikamette yol üzerinde çakıllardan seken son atışın tozları dağılmadan birkaç saniyede öndeki grubu yakalamış ve taciz amacı güden destek ateşinin yankıları dağlardan geri gelmeden iki askerini birden güvenli bir kıyıya çekmişti.
“Oğlum…” diyebildi sadece yanında ölü gibi yatan sıcacık bir kırmızılığa boyanmış genç bir Trakyalı askerine. İlk ateşte vurulan askerini arka tarafına almış artık ona bakamıyor haldeydi. Son bir kez cesaretini toparlayıp dönerek orada yardım bekleyen hafif hafif inleyen çocuklarına bakıyor kısacık bir süre onları ne kadar çok benimsediğini fark etmişti çoktan Salih Teğmen. Hemen kendisine doğru bakan uzmana doğru ateş emrini yeniledi kulaklığından…
Saniyeleri sayabilecek kadar yavaşlamıştı zaman akışı, artık mermi kovanlarının son atışlardan sonra çakıllara vuruş seslerini dahi duymak mümkündü. Ateşe cevap veren teröristin hareketinin hemen bitiminde tüfeğin emniyetini narince açtı. Çıkan çıt sesiyle birden ürküp irkilen omzu yaralı sarışın çocuğun sağlam olan omzuna sakince dokunarak silahının kabzasını sıkıca kavrayıp çaprazında bulunan iki kaya aralığına süründü katil bir kobra yılanının o soğukkanlılığı ile. Artık namlunun ucundaki arpacığın iğnesinin zirve noktasında buğulu olarak görünen batan güneşle kahverengilere bürünmüş bir hedef vardı, sondaki unsuru hedef almak için Salih teğmene doğru yan dönmüş bir halde bekliyordu tepedeki kayanın kıyısında. Bir anlığına kahverengi giyimli terörist kendinin olduğu tarafa doğru yaralıları kontrol etmek için vücudunu çevirdiği anda hiç vakit kaybetmeden kayanın arkasına net bir hareketle yerleşip nefesiyle beraber mermiyi içine çekip büyük bir nefretle tetiği ezdi. Artık sessizlik çığlıklar atıyordu…
İlk gelen gürültü Salih Teğmenin yönüne doru kayanın kıyısına tutunup düşmemeye uğraşan teröristin çığlıklarıydı. Hemen tetik yine geri gidiyordu, tekrar ve bir tekrar daha… 6-7 atış sonrası alnından süzülen ter gözüne batmış halde tekrar mevziisine döndü Teğmen. Tepenin arkasında kaybolan diğer bir teröristin daha olma ihtimaline karşın manevra yapılırken olduğu yerde iki eliyle de askerlerinin ellerini tutarken hızla yaklaşan zırhlıların sesleriyle nefes alıp verebildiğinin farkına varmıştı.
Günler sonra gözlerinin içindeki pırıltılara bakıp kendince büyük bir nefretle “BU SON!” diye haykırırken artık hiçbir çocuğunun kanı damlamasın diye en sert otoriteyi, en doğru uygulamayı ve en yürekten sevgisini paylaşıyordu herkesle. Bu belki ilkti ama son TEMAS olmalıydı…
Yıllar sonra Üsteğmen Salih Komutan, Camili Yayla okul komutanlığı merdivenlerinden dalgın bir halde inerken bir bir aklından geçiriyordu bu kareleri. Tüm o geçmişten bihaber 345'inci dönem asteğmen adayları halen yaşamın eğlencesinde içtima alanını ilkokul bahçesi niyetiyle kullanma eğilimdeydiler. Yıllar yılı sertliğinden bir şey kaybetmeyen o ani sinirli-sert bakışıyla komutan adaylarına bakıp birkaç salisede var gücüyle bağırdı: “YAT!!!”. Bazen Camili’de sürünmek yaşam ve ölüm arasında bir saniyede sırat köprüsünden geri dönmek olabiliyordu çok uzaklarda bir bölgede, halen bazıları bundan habersiz… Salih Üsteğmen ise o saniyelerin kontrolünden sorumlu bir komutandı, o eğitimle içi rahat, yüzünde alaycı bir tebessümle: Daha nicelerinin yüzü düşmesin diye!
Salih Üsteğmen’e ithafen.
Saygılarımla, Piyade Asteğmen Mehmet Şentürk
‘1 Haziran 2012
‘Camili Yayla