MeoDeneme - Orada
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
- Yazdır
- Eposta
Orada bekliyordu, rüyalarımda, duygularıma ve cümle sonlarımda; asla öznesi olmayacağı yalan yanlış hayalleri.. Orada kalıyordu, geçmişimde, hatıralarımda ve gece yarımlarımda; asla gerçeği olmayacağı saçma sapan odalarda.. Orada sevdim, dualarımda, inançsızlığımda ve inkarlarımda; asla inanmadığım bir ilahenin kanatlarında çoktan uçup gitmişti.
Orada yaşıyordum çocukluğumu, bir tatil çoğulluğunda, akran çığırtkanlığında ve salçalı ekmek kokusunun yayıldığı toz toprak sokaklarda. Orada diye bir yer tanımlamıştı o da, geliyordu ara sıra. Uzaktan görüyordum varlığını oraya hiç ait olmayan bir farklılıkta. Geçip gidiyordum bu yabancılığın yanından, korkuyordum zira. Şehrin kanatlarından kopmuş o tüylere dokunmanın tabularında bocalanıyordu çocukluğum. İlk kez sevmeye hazırlanan tüylerimin diken diken oluşunda yatıyordu ilk arabesk dizeleri yaşantımın. Orada anladım, anlamların yalnızca hislerle yoğrulduğunda kemiklere güç, akıllara zarar, ruhlara yara olduğunu.
Orada büyüdüm ben zamanla. Kısa süreceğinden hiç emin değildim, çarptı dolayısıyla. Büyümenin nasıl bir sürgün olduğunu fark ettim, alkolle karışık paket paket sigarayla. Kitaplarca cahillik akıttım beynimden, karamparça kağıtlara döktüm sözcükleri, dillere savruldum zaman zaman. Aynı dilde farklı söylemlerin aynı adamın farklı gölgelerinin ince nüansları olduğunu öğrendim hatta! Büyümek zaman almıyormuş oysa, bir karar verebilme aralığıymış boşa geçirilen gençlik. Boşa da geçirdiğim yazlarım da olmuştu belki, ne zaman kitap setleri satın alamadıysam geçmişin garibanlığında, heveslerin savurucu rüzgarlarında.
Orada bekliyorum hala ben. Kocaman bir adam edasında, bir elimden tutuyor çocukluğum, "gitmeyeceksin, değil mi?" sorularının ısrarında; diğer elimde gencecik bir çocuk ağlıyor sanki öfkeden, "Neden, ben!" diyecekmiş gibi her an yüzüme. İkisini de bırakıp gidemiyorum, sağıma baksam binlerce sevenim el ele tutuşmuşlar çocukluğumun lavanta kokulu çayırlarında, solumda bekliyor yiğit duruşuyla korkak bir sokak delikanlısı yanına aldığı tüm hayalleri ve saçmalıklarıyla.
Orada bıraktım herkesi. Oraya gitmeyeceğimden emin olduğum anda! Hepsi kalakaldı öyle kendi odalarında. Binlerce odalı sarayları var insanlığımın, bazen işkence ediyorum yarım kalan sevdalarıma, hala çok sevilmiş olmanın bahçelerinde geziniyor prensesler dokunulmazlığın tozlu ayrıntılarında. Orada saklıyorum kayıp cennetimi, kimselere de açmıyorum kapılarını geçmişimin, geleceğimden çalabilirler korkusuyla! Bugüne hapsettiklerim var, kuru bir Merhaba'yla.
Orada yaşıyoruz hepimiz uzun yolun en kısasında, geçiveriyoruz tüm gerçekliğin ortasından küçücük bir kapı aracılığıyla, mutlu oluyoruz bazen ve bazen sarılıyoruz en korkunç rüyalara.
Orada kalacağım hepimiz, bir başka adımın ardından yarım yamalaklığımızın acemiliği götürecek bizi en doğru ve en yanlışın kardeş olduğu kavgalara! Gelecek adında, geçmiş tadında, bugünün anlamında ve geleceğin kokusunda heyecanlar kaydediyoruz düşlerimize, sabah rüzgarı değmeyegörsün kumsallara uzanmış çıplaklığımıza. Titreyerek uyanıyoruz bazen bu yabancılığa, işte o zaman anlıyoruz: hiçbir yer orası değil, hiç kimse orada değil ve hiçbir zaman oraya varamayacağız tam anlamıyla.
Orasının neresi, bizi kimlerin beklediğini, kimlerin terk ettiğini ve nerede orayı bulabileceğimizi ise kimse bilmiyor hala. Bilmeyecek de nasılsa, boşuna sormayın her konuşabildiğiniz yabancıya, hiç öğrenmeyeceğiniz şeyleri. Hiçbiri yeterince sevmeyecek sizi nasılsa! Siz orada beklemedikçe sevmeyi, yenilmeyi ve ölmeyi hazır olda.
Meo - 2016
MeoEdebiyat Denemeler Blogu
'Mehmet Şentürk