MeoDeneme - Aşkın Savaş Alanı
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
- Yazdır
- Eposta
AŞKIN SAVAŞ ALANI
Ne güçlüydü yalnızlığımızın, umutsuzluğumuzun her saatinde kendimize ördüğümüz o bembeyaz zırh.. Ne kadar da bilemiştik silahlarımızı, evet kelimelerimiz çok keskindi! Mantığımız her yeni günde erkenden uyanıyor, gece yarılarına kadar hiç yorulmadan çalışıyordu tüm cephelerden gelebilecek saldırıları. Bir yandan bu denli hazırlık yapıyor, bir yandan içimizdeki barış halinin bize kattığı o heyecansızlığı, o yaşlanmayı sevmiyorduk. Biz efsane olacaktık yeni bir savaşta, son kez. Tek bir kelime darbesiyle kan dökecek, dökülen kanlardan yeşerecek bir mutluluk içinde ballandıra ballandıra anlatacaktık aşk öykülerimizi.
Hazır olacaktık, hazır.
Ölüme nazır, bir manzara.
Doğrudan bilecektik, ne kadar toprak istediğimizi,
Ne kadar ödün veremeyeceğimizi..
Efsane olamadık bu imparatorlar siyasetinde. İlk görüşte savaştı bizimki. Daha ilk görüşmede bir tutkusal kuvvet çarpmıştı masaya yumruğunu, "gözyaşı dökülecek!" diyerek. Öyle iyi krallardık ki biz, öyle gururlu; "o yaşlar bizim, bu hayaller medeniyeti bizim, yakıp yıkmayalım n'olur?" benzeri bir fikir dahi belirtemedik. Öte yandan çoktu harcayabileceklerimiz. Normal zamanda can sıkıntısından hayallerimiz kellerini romantik vesveseler yüzünden, şımarıkça kestiren de bizdik..
Çok ciddiydik, çabucak ittik bütün sevda ordularımızı o rengarenk gözlerin önüne. Hiçbir özel taktik uygulamamak bizim şanımızdı. Harcadık her okkalı bağırışımızı çok sakin bir komutan edasıyla. Bizde ne duyguların hakkı vardı ayaklanmaya, ne mantıklı soytarılarımızı dinleyebiliyorduk. Alelacele giriştik bu tutkuya, özlenen, beklenen ama hiç berecilmeyen o şapşal efsane olma dileğimize karşı gelemedik.
Hemen emir verdik en afili kalemlerimize, "yaz bunları tane tane.." Hemen bir urgana boğdurduk, korkak ve aşırı mantıklı muhalif düşüncelerimizi. Orada olanla haşmeti ile bize gülümsüyordu bir inatçı yürek. Biz aşağı kalamazdık.
Günlerce, gecelerce, her yeni gerçek güneş doğup geceleri cepheye inen askerlerimizin ölüşüne aldırmadan hayal kurduk. Tüm umutlarımız oradaydı, tüm özlü sözlerimiz, tüm inatçı bencilliklerimiz, tüm gelecek hayallerimiz, tüm aşkın tahtına kurulma heveslerimiz hepsi bir arada.. Bir yağmur başladı o gece yarısı aniden. Savaşın son gününde. Tanrı fısıldadı, "Bitmeli!" bu delilik bitmeli. Oysa kendisi değil miydi, yarattığı insanlara olan hislerini onların karmakarışık akıllarında unutup giden. Kendini paramparça etmek adına tüm evreni bizim gibi tutkulu salaklara emanet eden, o değil miydi? Durmadı yağmur.. Hiç durmadı. Tüm ordular o vadide bir gecede sele kapılasıya dek durmadı.
Krallar ağladı, boğuldu tüm yalandan eğitimsiz ordular, yıkıldı ovanın ortasına kurulmuş mutluluk adındaki tüm mancınıklar.. Telef!
Meo - 2015
MeoEdebiyat - Denemeler Blogu