MeoDeneme - Ölüm ve Biz
- yazı boyutu yazı boyutunu küçült Yazı boyutu büyüt
- Yazdır
- Eposta
Ölüm bizlere atanmış en güzel görev, ağır aksak ve tembelce yerine getirmekten hiç hoşnut olmadığımız; günü gelince de en büyük isyanlara kapıldığımız.. Ölüm bizlerin birbirimize yaşattığımız o efsane yaşam adı verilen zulmün son tezahürü, son çalımı ve son gülümsemesi.
Ne kadar çok yaşamazsak o kadar ölmekten korkuyoruz. Ne kadar inançsız saçmalıkların bilincinde etkilendiysek insan kalabalığı bu dünyadan o kadar tutunuyoruz o incecik dallara, o ince ruha ulaşamamış çiğ insanlara, o çiğ sütlerin sonuçlarına, yarımlara ve yamalaklara. O sanrı ve sancılara.
Dirençliyiz de aslında! Ne kadar gaddar olsak da kendimizdeki o kırılgan çocuğu döve döve eskitiriyoruz, büyütüyoruz ve gariptir çok rahat kanıksıyoruz yaşamın bu güzel döngüsünü. Her yıl kışı özlerken yaz saatlerinin boğucu sıcaklığında, her kışın yeni bir ölüm olduğunu ve baharın o ölümden yeniden doğuşu ulvi bir ilahiyatta teslim edişini asla göremiyoruz. Kapılıyoruz kendi ideal seküler yalanlarımıza, ya da sığa bunalmış o saçma kuytu köşelerimize.
Ölüm öyle bir gerçek ki! Ölüm öylesi sade.. Korkumuzdan ölülerimizi saniyesinde gömüp unutuyoruz ne kadar sevsek bile. Görmek istemiyor hiçbir adem evladı hiçbir cesedi, hiçbir kadavrayı, hiçbir sevdiğinin soğuk tenini. Hakikaten de buz kesiliyor ruhlar, sabaha karşı bir selâ okunuyor uzak minarelerden yalnızda birkaç güzel yürek çatlıyor, yalnızca birkaç gözden dökülüyor yaşlar; geriye kalan tüm durum yalan ve ona sarılmış dolan!
Hayat nasıl bir denklem biliyor musunuz? Her gece duyduğunuz o kalabalık şehirlerin film efekti ambulans sesleri garip bir soğuklukla binlerce kez dinleyip en sonunda o senin kaynağındaki aceleci bir yaşama tutunma içgüdüsünde dört teker üstünde zamanla son bir savaş vermek gibi.. Ölüme üç kala son ve derin, hazin nefesler çekmek gibi. Doktorların bile umudunu kestiği bir hatıra yığını olarak en sevdiğin, ait hissettiğin ancak hiç sahip olamadığın o son yatağına götürülmek gibi, anılmak ve sonra da kolayca unutulmak gibi.
En kötüsü de hiç kabullenmemek belki! Bugün gencim, yarın güçlüyüm, öbürsü gün esaslı dekilanlıyım, sonra da kaliteli bir hanımım, olmadı en ideal ana-babayım der gibi. Çok sıradan, çok geçici ve çok gerçekçi! Yalanlarla yaşayıp doğruların tokadında yere serilmek gibi, yerle yeksan toprakla dost olmak gibi. Öze dönmek, özütülmek gibi dünya toprağının evrensel yanılgısında!
Meo - 2022
MeoEdebiyat Denemeler Blog
Mehmet Şentürk