Mart 19, 2024

MeoAfo - Özgürlüğün Ateş Döngüsü

Yaşamın gücünü sağlayan bir özgür güneşin tutsaklığında döngülere hapsolmuş basit umutların dönüştürdüğü hayallerimiz var! Her mevsim sanki ilk ya da son... Her insan sanki tek ve terk-i diyarda. Ne kadar…
Şubat 11, 2024

MeoAfo - Sözlerin Yanmış Kanatları

Eski şiirlerini yakmış amatör şairlerin yitip giden çocukluk öyküleriyiz biz. Ruhumuzun cennetinden düşerken yanmış kanatlardan dökülen bir kar yağışı kaderimiz, hayal kırıklıklarıyla üşüyoruz kim bilir kaç kıştır...- Meo '2024 (Mehmet…
Ocak 24, 2024

MeoAfo - Unutulan Affedişler

Unutmak biraz da affetmek, önceden affettiklerini görmezden gelecek bir sonraki pişmanlık için biraz yakıt, biraz köz, biraz söz. Yarım bir cümlenin tamamlandığı başka bir dizeye dokunuyor hiç tanımadığımız bir şair,…
Ocak 24, 2024

MeoAfo - Kendi Sayfalarında Kayıp

Kendi sayfalarında kayıp, garip düşlerin çocuklarıyız biz. Her yolculuğumuz birkaç saniyelik sessizlikte ve iç çekişlerde.. Dönmeyen dünyalarımızın çevirdiğimiz sayfalarından esen rüzgarla savruluyor darmaduman çocukluğumuz, yetişkinlik adını verdiğimiz o cezalarımız uyarınca.…
Ekim 02, 2023

MeoŞiir - İki Yüzün Makyajı

Yüzler tekillik,Bizlerde acele bir ikinciriklik! Renklerde benzerlik,Bizlerde üstünkörü bir makyöze edilmişlik.. (İki yüzlülük konulu şiirimizin devamı yazıda. Başlığa tıklayıp okuyabilirsiniz.)
Temmuz 27, 2023

MeoDeneme - Öfkelenmeler

Biyolojik elektrik saatimizin tik taklarının o güzel heyecanı bize hep sevgiyi, hep daha güzeli, hep en ideali arama döngüsünde dürtülendirdi senelerdir. Severek, karşılıksızlığın o garip bencilliğini doğru bir yol veya…
Temmuz 09, 2023

MeoAfo - Kitapların Düşleri

Kitapların da düşleri var, düşledikleri, kalemden düşüverdikleri ve yazarların sizlere emanet ettikleri. O yüzdendir insanın kitapların son sayfalarında mahmur uyanışları gerçek dünyanın kahverengiliğine, onca gökkuşağını ziyaret etmenin tatlı yorgunluğu üzerine...…
Sözde Düşünceler - Kavramlarım
Sözde Düşünceler - Kavramlarım "My Ideas" by vimark @Deviantart.com

S.D. 1 - Kavramlar

      Bende bir sen var mesela. Binlerce kişide bulup, ortalama bir insanın ‘sen’ dediğim kişiye dönüşmesindeki o hızlı, basit süreçte ismini takıverdiğim bir sen!

     Biraz ben var kavramlaştırabildiğim. Tek özelliği hiç kendisinden bahsetmeden, sadece kendisine inanıp taptığım tek somutlaşabilen soyutum olması olan bir ben. Bende doğması zorunluluğu hariç hep bizlerin olan kavramlarımda kaybolurum zamanla. Alır ıssız bir dehlize dökerim sessizce içimde kaynayan tüm anlamlarımı. Sonra yeniden çölleşirken tüm olgulara olan algılarım, ekstra bir yağmur için insafsızca döverim Tanrıların kapıları. Asla cevap vermeyecek kadar tembel olduklarından hepimiz kadar emin olduğum zamanlarda dahi hiç bıkmadan usanmadan ziline basar kaçarım cennet sandığım ölümcül yaşantının en cahil yanılgısının kapısında yatalak..

     Benim her seferinde sahiplenmemek için elimden geldiğince yalanlarla süslediğim, imzalaşmış kavramlarım var aslında. Sevmek örneğin, asla yalansız yapamasam da, hep sevdiğim şeyden daha çok kendimi sevip, isteklerime arzularıma inançlarımdan daha şevkle koşmuş olsam da var aklımda sevda diye bir tayfa. Volta atmaktan başka işleri de yoktur asla, her seferinde ayrı bir insanın teninin hiç dokunamayacağımı çok da iyi bildiğim kıvrımlarında, sanki duygularımca verilmiş hükümlerinde gün sayarcasına dolanır durur sevdalarım.

     Usulca dinlediğim o çok nadir bulunan, alternatif şarkıların benim olma hissi kadar özel sevdaya tutulduklarım. Kimseyle paylaşmamak için elimden geldiği kadar götlek bir herif olsam da, paylaşmadan duramayacak kadar da zayıf olduğum apaçık bunların ardında.

     Yıllar sonra kucağında şeker bir çocukla bana dönüp ‘Nasılsın?’ diye sorduğunda geçmişim, orada ben sevdaya ne anlam verdiğimi özlemiştim. İlk ve son kez bir şeyi, bir kavramın bedenimi nasıl da kavrayabildiğini fark etmiştim. Umutla gülümseyerek ağlardı içimdeki kavramlar, her seferinde yeniden başka bir avuçların içinde terle, aşkla, tutkuyla ve kocaman yalanlarla yazıldığında. En buruk zamanlarım o nedenle, kavramlarımla boş bir mavi geziye çıkıp yeniden aynı rengin sıkıcılığına âşık olacak kadar düşüncesiz kalışlarımda. En derin aşkların, en büyük gizli yalanların ortasında nasıl da şekillendiği görecek usta olmadığım tüm neşeli zamanlarımda, kavramlarımı alıp birine âşık edecek kadar salak olduğumu unuttuğumu bir gerzekçe kez daha anlamak için fedadır yıllarım, her seferindeki gibi son biz defalığına.

     Bu hayattan düşüncesizlikten ölmemize tek engel olan şeydi yeniden kara tahtalara toza pisliğe rağmen yazılan kavramlar. Kısacık bir anlığına da olsa, unutup ne kadar aptalca hatalarca, aptalca hayatlarca, aynı aptalca düşlere kanıp, aptalca masallarla uyutulup büyütülmeye çalışıldığımızı fark etmeden tam birkaç gün öncesine kadar avuçlarımızı ovuşturup yeniden düşündüğümüzü varsaydığım o yeni kavramlardı yaşlandığımız belgesi. Biz, hiçbir şey anlatmayı bu kadar beceremezken kimsenin bizi anlamadığından bu kadar yakınacak kadar bencilken ve biz tüm bunları gerçek birer taş parçası gibi mutsuzlukların üzerine savururken, bir adet sen, bir adet sevda, bir adet ben atıp zarların önüne hayatın en ucuz kumarında hırs yapıyorduk, kaybedercesine! Büyümek için nice acıların çekildiği öğretilecek kadar dayanıksız insanların ürettiği birer saçma ürün olarak yetişip, bunu yetişkinlik ile karıştırdık. Kavramlar karışacaksa, illa ki başkaları bizlerin doğrularımızı kendi doğrultularında raylara kucaklayıp götürmek istediği o leziz ego savaşlarında boy gösterirlerdi. Her boka tamamcılık taslayan içimizdeki ulvi yavşağın bizi düşünesi gelirdi mesela.

      Çok kıymetli insanlar tanırdık bizler, ne zaman ki içimizdeki kıymetlerin kıyametini birkaç şişe sıvı dejenerasyonla beraber geçiriversek! Kavramlar bizlerin değil, bizler kavramların anlamlarıydık, denekleri, prototipleri, her bir çeşitlenmesi, kargaşası, karmaşası ve başlangıcı ile bitişiydik her birinin… Zamanla değişip, hep aynı hatayla kontrol edilebildiğini düşünüp, düşüncesizce bu mahkûmiyetin özgürlüğünün tadına doyamayan aç vahşi beyinlerdik biz. Bir kavramlaştık, bir daha akıllanmadık!

 “Kavramlar”
26 Ocak 2013 Cumartesi

Son DüzenlenmePazartesi, 03 Ekim 2016 02:07
(6 oy)
Okunma 5033 defa
Yorum ve görüşleriniz değerlidir. Facebook hesabınız ile yorum yapabilirsiniz.

Bu kategoriden diğerleri:

S.D. 2 - Özlemler »
X

Sağ Tıklama

Sağ Tıklama ve Kopyalama Sitemizde Engellidir.